Geçtiğimiz 16 yıl boyunca, gökbilimciler Güneş Sistemi'mizin dışında 800'e yakın gezegen buldular. Bu uzak dünyalara 'öte-gezegenler' diyoruz.
Gökbilimcilerin öte-gezegenleri aramak için farklı yöntemleri var. Örneğin, bir gezegenin bir yıldızın önünden geçtiğinde, yıldız ışığının ne kadar azaldığını gözleyebiliyorlar. Başka bir yöntem, bir yıldızın gezegenin kütleçekimi nedeniyle ne kadar yer değiştirdiğine bakmak. (Ayrıntılı bilgi için buraya tıklayın.)
Bununla birlikte, her iki yöntem de sadece Jüpiter gibi büyük ve Merkür gibi yıldızlarına yakın olan gezegenler için çok iyi sonuçlar veriyor. Peki geri kalanlar?
Geçtiğimiz altı yıl boyunca gökbilimciler Şili, Avustralya ve Güney Afrika'daki teleskopları öte-gezegenleri tümüyle farklı bir yöntemle araştırmak için kullandılar. Bu yöntemle hem küçük hem de büyük gezegenle tespit edilebiliyor, aynı zamanda yıldızlarına uzak olan gezegenler de.
Bu yeni yöntemde, gökbilimciler yıldızları birer büyüteç gibi kullanıyorlar. Bu biraz tuhaf gibi, ancak bir yıldızın kütleçekimi daha uzak bir yıldızdan gelen ışığı bükmek için yeterlidir. Bu nedenle, Dünya'dan bu uzak yıldıza baktığımızda merceklenmiş gibi görürüz. Ve gökbilimciler eğer mercek gibi davranan bir yıldızın etrafında bir gezegen varsa, bu etki daha büyük olduğu için bunu tespit edebiliyorlar!
Peki uzaydaki bu mercekler bize ne gösteriyor? Aslında, bu sayede gezegenlerin daha önce düşünüldüğünden daha yaygın olduğu ortaya çıktı. "Dikkat çekici bir biçimde, bu verilere göre Gökadamızdaki gezegen sayısının yıldızlardan çok daha fazla olduğu görülüyor" diyor gökbilimci Arnaud Cassan. Geceleyin yıldızlarla dolu bir gökyüzüne baktığınızı bir düşünün!
İlginç Gerçek
Einstein kozmik mercekleri ilk kez 1915'te tahmin etmişti, fakat gökbilimcilerin bu araçla ötegezegenleri keşfetmesi 90 yıl sürdü.
Meer informatie
Uzay Gazetesi'nin bu sayısı ESO ve SAAO Basın Bülteni kaynak alınarak hazırlanmıştır.
Share: